07.11.2016

TANITIM

M.Ö 10.000 -8000 yıllarında Cilalı Taş Devri insanlarının bu yörelerde yaşadıkları bilinmektedir.Ancak M.Ö. 5000 yıllarına kadar yazılı belge bulunamadığından Taş devri insanlarının kimler oldukları bilinmemektedir. 
 Asyanlık Sümerlilerin yazıyı bulmaların­dan sona, aynı soydan gelen ve HURRİLER adını taşıyan topluluğun Artvin yöresine yer­leşen boylarının hangileri olduğu şimdilik tespit edilmemiştir. Kurulan beyliklerin M.Ö. 2000-1000 yılları arasında HİTİTLERLE iyi ya da kötü komşuluk ilişkileri olmuştur. 
 Yörede M.Ö. 831 yılından itibaren Urartu etkisi görülmektedir. M.Ö. 750'lerde yöreye KULKHA-ELİ YURDU adı verilmiş, İyon-yalı gemiciler burada yaşayanlara KOKLAR terimini kullanmışlardır.Yine onların KOLİDA diye belirttikleri ülke, bu addaki Türkis­tan'dan gelme Hurilerin bir boyundan isim al­dığı sanılmaktadır. 
 M.Ö. 200-150 yılları arasında Roma İmparatorluğu yöreyi ARMANYA Krallığı adı altında kendisine bağlamıştır. Türkmen ARSAKLILIR İran ve Irak'ta kurdukları güçlü Devletin sınırlarını eski SAKA İl beylerini bir araya getirip Karadeniz'e ve Kafkaslara kadar genişlettiler. Doğu kökenli devlet İdare­lerine Egemenliği M.S. 532 yılına kadar sür­müştür. Doğu Romalılar bu tarihten sonra Kafkaslara kadar hakim olmuşlar, ancak yö­rede Türkmen İlbeyleri nüfuslarını sürdür­müşlerdir. 
 SASANE-BİZANS çekişmelerinde, önce Bizans'a yardımcı olan Hazar Türkleri 625-630 yıllarında yöreye egemen olmuşlardır. 
 640-650 yıllarında Halife Osman döne­minde Müslüman Arap birliklerinin yöreye kadar ulaştıkları ve İslamiyet'i getirdikleri an­laşılmaktadır. 728 yılında Kafkasların kuze­yinden güneye doğru inen Hazar Türkleri A-cara ve Artvin bölgesini tekrar kendi yöne­timlerine almışlardır. 
 Bizans İmparatorluğunun çöküşü ve Sel­çukluların Anadolu'ya gelmeleri ile 1050 Yıl­larından itibaren yörenin Selçuklu devleti ve sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine girdiği görülmektedir. 
 Selçuklu Oğuz Türkleri 1071'de Malazgirt zaferini kazandıktan sonra Rize ve çevresini feth etmişlerdir. 1076 Melikşah' in kumanda­sında Esulkasım Bey, Erzurum ve Çorum havzasını ele geçirdi. Karadeniz'e geçmek için bir geçit arayarak , Yusufeli'inden Marsis eteklerinden Salik Van geçidinden geçerek, il­çemizin yüksek kesimlerinde bir müddet ge­çimlerini sağladılar. Bu nedenledir ki, bu dağ ve dağ eteklerindeki yerleşim yerlerinin isim­leri Türkçe'dir.Örnek Yurt, Sırt, Arpaçayı, Kayadipi, Kocakarı, Taşlık, Sazlık, Yayla adlan, Kükürt, Kızıltepe, Dikmen, Mansus Dağlarının adları gibi bu sırada ilçemizin sahil kesi­mini de Venedik korsanlarının elinde bulun­duğu da bir gerçektir. Çünkü bu yerleşim yer­lerimizin Türkçe kelimesinin karşılığında ikinci ad mutlaka vardır. Padişah Fatih Sultan Mehmet tarafından 1471 yılında Trabzon'da­ki Rum Pontos Krallığı ortadan kaldırılınca bilindiği gibi bu topraklan Osmanlı Devleti­ne kalmıştır. Günümüzdeki Arhavi ilçesi köy­leri ve Hopa çevresi de bu sırada ,Osmanlı yö­netimine alınmıştır. Fatih torunu Yavuz Sul­tan Selim Padişah olmadan önce Trabzon'da vali olarak bulunmuştur. 1510 yıllarında Ya­vuz Sultan Selim Arhavi üzerinden geçerek Batum'un yanındaki Gönye Kalesini feth etti. Böylece Gönye Sancağı kurulmuş Arhavi çevresine bir nahiye olarak Hopa ile birlikte bu sancak örgütüne bağlanmıştır. 
 1877 (93 harbinde) yılından önce Batum ve havalisi Türklerin elinde bulunduğu za­manlarda Arhavi, Gönye mütesanflığına bağ­lı ve idari teşkilatı ilçe olarak yer almış, ilçe merkezinde bugünkü kale (Kabisre) mahalle­si iken, 1877 (93 harbinden) yılından sonra Batum ve Gönye havalesinin Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi Trabzon iline bağ­lı Rize metesarıflığına bağlanmıştır... bu tarih­lerde Hopa ve Fındıklı ilçeleri bucak olarak Arhavi' ye bağlı iken , 1900 yıllarında iktisadi sebeplerden dolayı ,Hopa ilçe olmuş Arha­vi bucak olarak Hopa'ya bağlanmıştır. 1936 yılında Hopa ilçe Artvin'e bağlanınca, Arhavi bucağında Artvin'e ek olmuştur. Arhavi l Ha­ziran 1954 yılında tekrar ilçe haline getiril­miştir. 
 Arhavi ilçesi kültür değerleri bakımından zengin bir geçmişe sahip olduğu izlenimi ver­mektedir. Ancak bu güne kadar bilimsel çalış­maları yetersiz olması nedeni ile bu değerleri ortaya çıkması sağlanamamıştır. Yapılacak böyle bir çalışma kültür unsurlarını tespite ge­rek ilçeye gerekse çevresine turizm, folklor ve benzeri yönlerden yararlar sağlayacaktır. 
 Doğu Karadeniz bölgesinin ülke çapında turizme açılmaması nedeni ile iç ve dış turiz­me arzu edilen seviyeye gelememiştir. Sahil­lerimizde denizin çok temiz olmasına karşın düzenli plaj ve turizm mevsiminde havaların çok yağışlı olması turizmi engelleyen bir fak­tör olarak karımıza çıkmaktadır. 
 
 Eski eser ve ören yeri olan kültür değerle­rinin ulaşım sorunu çözülemediğinden yete­rince yararlanma imkanı olamamıştır.