M.Ö 10.000 -8000 yıllarında Cilalı Taş Devri insanlarının bu yörelerde yaşadıkları bilinmektedir.Ancak M.Ö. 5000 yıllarına kadar yazılı belge bulunamadığından Taş devri insanlarının kimler oldukları bilinmemektedir.
Asyanlık Sümerlilerin yazıyı bulmalarından sona, aynı soydan gelen ve HURRİLER adını taşıyan topluluğun Artvin yöresine yerleşen boylarının hangileri olduğu şimdilik tespit edilmemiştir. Kurulan beyliklerin M.Ö. 2000-1000 yılları arasında HİTİTLERLE iyi ya da kötü komşuluk ilişkileri olmuştur.
Yörede M.Ö. 831 yılından itibaren Urartu etkisi görülmektedir. M.Ö. 750'lerde yöreye KULKHA-ELİ YURDU adı verilmiş, İyon-yalı gemiciler burada yaşayanlara KOKLAR terimini kullanmışlardır.Yine onların KOLİDA diye belirttikleri ülke, bu addaki Türkistan'dan gelme Hurilerin bir boyundan isim aldığı sanılmaktadır.
M.Ö. 200-150 yılları arasında Roma İmparatorluğu yöreyi ARMANYA Krallığı adı altında kendisine bağlamıştır. Türkmen ARSAKLILIR İran ve Irak'ta kurdukları güçlü Devletin sınırlarını eski SAKA İl beylerini bir araya getirip Karadeniz'e ve Kafkaslara kadar genişlettiler. Doğu kökenli devlet İdarelerine Egemenliği M.S. 532 yılına kadar sürmüştür. Doğu Romalılar bu tarihten sonra Kafkaslara kadar hakim olmuşlar, ancak yörede Türkmen İlbeyleri nüfuslarını sürdürmüşlerdir.
SASANE-BİZANS çekişmelerinde, önce Bizans'a yardımcı olan Hazar Türkleri 625-630 yıllarında yöreye egemen olmuşlardır.
640-650 yıllarında Halife Osman döneminde Müslüman Arap birliklerinin yöreye kadar ulaştıkları ve İslamiyet'i getirdikleri anlaşılmaktadır. 728 yılında Kafkasların kuzeyinden güneye doğru inen Hazar Türkleri A-cara ve Artvin bölgesini tekrar kendi yönetimlerine almışlardır.
Bizans İmparatorluğunun çöküşü ve Selçukluların Anadolu'ya gelmeleri ile 1050 Yıllarından itibaren yörenin Selçuklu devleti ve sonra Osmanlı İmparatorluğu sınırları içine girdiği görülmektedir.
Selçuklu Oğuz Türkleri 1071'de Malazgirt zaferini kazandıktan sonra Rize ve çevresini feth etmişlerdir. 1076 Melikşah' in kumandasında Esulkasım Bey, Erzurum ve Çorum havzasını ele geçirdi. Karadeniz'e geçmek için bir geçit arayarak , Yusufeli'inden Marsis eteklerinden Salik Van geçidinden geçerek, ilçemizin yüksek kesimlerinde bir müddet geçimlerini sağladılar. Bu nedenledir ki, bu dağ ve dağ eteklerindeki yerleşim yerlerinin isimleri Türkçe'dir.Örnek Yurt, Sırt, Arpaçayı, Kayadipi, Kocakarı, Taşlık, Sazlık, Yayla adlan, Kükürt, Kızıltepe, Dikmen, Mansus Dağlarının adları gibi bu sırada ilçemizin sahil kesimini de Venedik korsanlarının elinde bulunduğu da bir gerçektir. Çünkü bu yerleşim yerlerimizin Türkçe kelimesinin karşılığında ikinci ad mutlaka vardır. Padişah Fatih Sultan Mehmet tarafından 1471 yılında Trabzon'daki Rum Pontos Krallığı ortadan kaldırılınca bilindiği gibi bu topraklan Osmanlı Devletine kalmıştır. Günümüzdeki Arhavi ilçesi köyleri ve Hopa çevresi de bu sırada ,Osmanlı yönetimine alınmıştır. Fatih torunu Yavuz Sultan Selim Padişah olmadan önce Trabzon'da vali olarak bulunmuştur. 1510 yıllarında Yavuz Sultan Selim Arhavi üzerinden geçerek Batum'un yanındaki Gönye Kalesini feth etti. Böylece Gönye Sancağı kurulmuş Arhavi çevresine bir nahiye olarak Hopa ile birlikte bu sancak örgütüne bağlanmıştır.
1877 (93 harbinde) yılından önce Batum ve havalisi Türklerin elinde bulunduğu zamanlarda Arhavi, Gönye mütesanflığına bağlı ve idari teşkilatı ilçe olarak yer almış, ilçe merkezinde bugünkü kale (Kabisre) mahallesi iken, 1877 (93 harbinden) yılından sonra Batum ve Gönye havalesinin Rusların eline geçmesinden sonra Arhavi Trabzon iline bağlı Rize metesarıflığına bağlanmıştır... bu tarihlerde Hopa ve Fındıklı ilçeleri bucak olarak Arhavi' ye bağlı iken , 1900 yıllarında iktisadi sebeplerden dolayı ,Hopa ilçe olmuş Arhavi bucak olarak Hopa'ya bağlanmıştır. 1936 yılında Hopa ilçe Artvin'e bağlanınca, Arhavi bucağında Artvin'e ek olmuştur. Arhavi l Haziran 1954 yılında tekrar ilçe haline getirilmiştir.
Arhavi ilçesi kültür değerleri bakımından zengin bir geçmişe sahip olduğu izlenimi vermektedir. Ancak bu güne kadar bilimsel çalışmaları yetersiz olması nedeni ile bu değerleri ortaya çıkması sağlanamamıştır. Yapılacak böyle bir çalışma kültür unsurlarını tespite gerek ilçeye gerekse çevresine turizm, folklor ve benzeri yönlerden yararlar sağlayacaktır.
Doğu Karadeniz bölgesinin ülke çapında turizme açılmaması nedeni ile iç ve dış turizme arzu edilen seviyeye gelememiştir. Sahillerimizde denizin çok temiz olmasına karşın düzenli plaj ve turizm mevsiminde havaların çok yağışlı olması turizmi engelleyen bir faktör olarak karımıza çıkmaktadır.
Eski eser ve ören yeri olan kültür değerlerinin ulaşım sorunu çözülemediğinden yeterince yararlanma imkanı olamamıştır.